31 Ocak 2012 Salı

beklemek, istemek...

Bu duyar gibi olmalar, beklentilerin sonucu...

30 Ocak 2012 Pazartesi

çocuk samimiyeti, sarhoş nezaketi ve süslü

*Dün hava soğuktu yine. Sanırım üşüyen bir halk için kış hiç de romantik bir şey değil. İki erkek çocuk, en çok ilkokul çağındalar, mendil satıyorlar sokakta. Yanıma yaklaştılar. Abi alır mısın? Elimde evrak var, gelin şöyle kenara dedim. Geldiler. Çikolata olsaydı yanımda keşke. Para verdim bir mendil için çokça ve karşılığında onlardan paranın bir kısmına çikolata almaları sözünü aldım. Birkaç adım sonra karşıma geçip hazır ol konumunda, teşekkür ederiz abi dediler. Beş dakika önceki çocuklardan çok farklı olarak, gözlerinde samimi bir teşekkürle... Gülümsedim, gülümsediler. Çocuk varsa, yarın vardır...
*ATM'den para çekeceğim evvel zaman içinde, hava kararmış, in cin top oynuyor mekanda. Birden bir sarhoş çıktı önüme. Söylediklerinin anlaşılan kısmında, hayal gücü tavan yapmış bir şekilde sövüp saydırıyor birilerine. Beni gördüğünde, abi duydun mu dediklerimi dedi. Duydum ama olsun dedim. Sen beni bağışla dedi. Utanmanın ifadesi bu olmalı diye düşündüm o gün. Etten kemikten, kocaman bir utanmaydı, oldukça esaslı.
*Bugün süslü yine kendisini her zaman beslediğim yerdeydi. Mamasını verdim. O yerken nedense başında beklemek gibi bir huyum var. Başka bir kedi daha geldi, ona da mama verdim. Bir yandan da sohbet ediyorum onlarla, hadi bakalım kardeş kardeş yiyin diye. Benim süslü dayılandı kendisinin iki katı kediye :) Aslanım benim, sahibi yanında tabii. Bu arada bağışla beni süslü, kedilerin cinsiyetinin nasıl anlaşıldığını bilmediğim bir zamanda adını verdim, erkek adama yakışmıyor adın biliyorum ama oldu bi kere...

Yanlış Bu Anlaşılma İsteği

*Bin kere dokunup da söylemek istediğin sözlere, susmak gibi sonrasında hep. İçinde kalanlar kanatırken dudaklarını, tüm söyleneceklerin özünü yitirdiğini hissedersin. Yanlış da olsa bu anlaşılma isteği, seni anlasın istersin. Anlamalı diye düşünürsün ve sorarsın, "Hiç hikayen yok mu senin?"

*Hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım. Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dans ettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım. ( Umay )

Ve,
En tatlı Öykü'm;
Bu sayfa senin isteğinle açıldı. Yazmak dediğin gibi, insanı rahatlatan bir şey. Boşluğa bağırmak gibi bence. Kimseden ses gelmese dahi, kendi sesin yankılanır ki bu da hiç yoktan iyidir.

Kısacık bir zaman içinde, hayatıma dokundun. Seninle keşfediyorum kendi bilinmeyenimi. Teşekkürler bana kattığın her şey için. Teşekkürler, sıcacık varlığın için...